7 Ekim 2013 Pazartesi

Leziz/Beyrut


Beyrut'a gittiğiniz zaman çok yer tavsiye ederler. Bunların pek çoğu turistiktir. Bazıları ise gerçek yerler.

Muazzam gece hayatına sahip bu şehirde sabah kahvaltısı bizim kültürümüze hem çok yakın hem çok uzak. Öncelikle etkilendiği Fransız yaşam tarzını kahvaltıya pek yansıtmamış ki pek hayırlı olmuş. Yabancı ülkelerde kendi adetlerimi aramaktan hoşlanmam. Onların kendi adetlerini keşfetmek daha heyecanlıdır. Denedikten sonra beğenirim beğenmem o ayrı. El Hamra caddesindeki “Leziz” buraların güzel kahvaltıcısı olarak söylendi bana. Tunalı’ya çok benzetmiştim bu caddeyi. Küçük  bir çarşının giriş avlusunda bir cafe burası. Keyifli bir oturumu var. Tercihi garsona bıraktığınızda Türk kahvaltısına çok yakın bir sofra bulacaksınız. Ama tabaklar gelince zahter kokan topraklarda olduğunuzu anlayacaksınız. 

Öncelikle masaya kendiliğinden gelen domates ve salatalık söğüş tabaklarına bayıldım. Çünkü ne kadar basit olsa da yurt dışında bir yerde istemek bulmak çok zahmetli. Allahtan Sağlıklı beslenme eğilimi var da bir paket doğranmış havuç ve salatalığa 5 dolar verip rahatlıyorsunuz!

Bence dünyada bizim gibi kahvaltı yapan yok! Biz  gerçekten abartıyoruz. İyi kahvaltı önemli ama biz pek çok kültürün brunchından bile fazlasını kahvaltıda yiyoruz. Benim fikrime göre de 4 gruptan bire parça yemek fazlasıyla yeterli.  Protein (peynir veya yumurta), karbonhidrat (ekmek olur, pide olur, croissant olur, gözleme olur), süt (veya yoğurt ya da kaymak), ve sebze (o da domates salatalık). Daha ne olsun. Yanına çayınızı kahvenizi içersiniz ooh. Bunlara reçel, bal, jambon, zeytin ekleyip abarttıkça hayatımız rejim döngüsünden çıkamıyorJ

Leziz’de sofrayı görünce bayağı mutlu olacaksınız. Domates salatalık, zeytin tabağı, peynirler ve küçük zahterli pide. Muhteşem. Demleme çay da olsa Türk kahvaltısı dersiniz. Neyse ki Beyrut’un pek çok yerindeki gibi çok lezzetli çekirdek kahveler var. Illy, segafreddo, julius meinl, caribou gibi marka kahvelerin yanı sıra pek çok adı duyulmadık kahve tattım ve hepsi de yoğun aromalı ve lezzetliydi. Bir süpriz de; Türk kahvesini pek çok restoranın  menüsünde bulabilirsiniz. Çok bilinen bir kahve ama güzel yapamıyorlar. Siz yine çekirdek kahve söyleyin, gelin Türk kahvenizi burada için. 

Peynir tabağı beklemeyin ama muhteşem labneden söyleyin. O kadar taze, sütlü, yumuşak ve leziz bir labneleri var ki, tek başına tabağa sıvanmış, içindeki çukura da zeytinyağı dökülmüş halde bir tabağı ekmekle sıyıra  sıyıra bitirirsiniz iki dakikada. Zeytinyağında zaten çok başarılılar. Ne de olsa bir Akdeniz ülkesi. Kendime Beyrut hediyesi zeytinyağı aldım marketten. Tahta kutu istiyorlarmış gümrükte. Peki madem. Siz de markete girerseniz; ki bir şehri tanımak için şahane bir yöntem, şarap reyonlarını da gezin derim. Misss.




Ekmeğe gelince, pek çok Beyrut restoranındaki gibi burada da ekmek sıkıntılı. Aradığımız tat yok. Hatta tuz da yok. Çok da sert buldum. Neticede hazır paketli ekmek ama taze fırın ürünlerinde gayet başarılılar. Byblos yolunda bir kaç şubesi bulunan Wooden Bakery bu konuda çok başarılı. Üstelik burada hafif bir mandıra havası da olduğundan peynirinizi domatesini ekmeğinizi alıp yukarda oturup yiyebilirsiniz. Hadi bu da ertesi gün kahvaltınız olsun; afiyet olsun!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder